Antikapitalist Müslüman yazar İhsan Eliaçık, hükümetin “Demokratikleşme Paketi’nde yer alan değişikliklerin çözüm sürecinin ikinci aşamasına denk gelen düzenlemeler olmadığını savundu. Gezi Parkı eylemlerine dikkat çeken Eliaçık, “Başbakan’ın halet-i ruhiyesinde Gezi protestoları bir hayalet gibi dolanıyor. Bu psikolojinin de Demokratikleşme Paketine yansıdığını düşünüyorum. Aleviler, Gezi protestolarına yaygın bir şekilde katıldıkları için cezalandırılmıştır. Cemevleri ile ilgili tek bir cümle bile yok” diye konuştu.
ANF’nin haberine göre, Eliaçık, Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı “Demokratikleşme Paketi”ni değerlendirdi. Eliaçık, “Kürtçe özel okulların açılması, Dersim başta olmak üzere bazı isimlerin iadesi, daha çok Kürtçe’de kullanılan w,x,q gibi harflerin üzerindeki yasağın kalkması”na ilişkin düzenlemelerin, barış sürecinde ikinci aşamaya karşılık gelen düzenlemeler olmadığını savunarak, “Kürt sorununda ilerleme kaydedici bir paket değil” dedi.
“PARASI OLAN ANADİLİNİ ÖĞRENECEK”
10 yıl önce AB uyum yasaları çerçevesinde kurslar açıldığını hatırlatan Eliaçık, Kürtçe düzenleme ile ilgili olarak şunları söyledi: “Bir Kürt iş adamı 10 katlı binada ‘Kürtçe eğitim kursu’ açsa, bu Kürtçe dil okulu olacaktır. Ancak anadilde eğitim anlamına gelmez. Anadilde eğitimi özel okullara bıraktığınız zaman, kapitalizm, ‘Gel biraz da Kürtçe’yi, Kürtleri sömür’ anlamında davetiye çıkartmış olursunuz. Bu durumda insanlar parayla anadillerini öğrenmek zorunda kalacak. Ortalama 8 nüfuslu yoksul Kürt aileleri düşünüldüğünde, ‘Bu parası olan kendi anadilini öğrensin’ anlamına gelir. Anadilde eğitim hakkını karşılamaz. Anadil, bir görev değil, haktır. Ekmek yemek, su içmek gibi bir haktır. Bu hakkı devlet kendi eliyle kaliteli, yaygın ve parasız karşılamak durumundadır. Tıpkı Türkçe konuşan vatandaşlarının anadillerinin yaygın, parasız, devlet eliyle karşılanması gibi. Bu olmazsa, anadilde eğitim olmaz.”
“İSİM DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN REFERANDUM”
Pakette, köy ve kent isimlerinin iadesi ile ilgili düzenlemeyi de eleştiren Eliaçık, kararname ve yasa yerine, isim değişikliği için referandum yapılmasını önerdi. İhsan Eliaçık, “Her il, ilçe ya da köyün halkına, örneğin iki aylık bir süre içinde, isim değişikliği isteyip istemediği, nasıl değişiklik istediği, bir referandumla sorularak, bu sorun çözülebilir” dedi.
Pakette, “KCK tutuklularının serbest bırakılması, Kürtlere bir statü tanınması ve bunun anayasada yer alması, anadil eğitiminin devlet güvencesinde olması” gibi konularda hiçbir şeyin söylenmediğine dikkat çeken Eliaçık, “Dolayısıyla ikinci aşamanın taleplerini, gereklerini karşılamaktan yoksun bir pakettir” diye konuştu.
“GEZİ PSİKOLOJİSİ RAPORU YANSIDI”
Eliaçık, “Paket neden bu şekilde hazırlandı?” sorusuna yanıt verirken, Gezi Parkı eylemlerine dikkat çekerek, “Başbakan’ın halet-i ruhiyesinde Gezi protestoları bir hayalet gibi dolanıyor” dedi. Eliaçık, “Bu psikolojinin de Demokratikleşme Paketine yansıdığını düşünüyorum. Aleviler, Gezi protestolarına yaygın bir şekilde katıldıkları için cezalandırılmıştır. Cemevleri ile ilgili tek bir cümle bile yok” ifadelerini kullandı.
“Kürtçe özel okul, yer isimlerinin iadesi ve harf yasaklarının kaldırılmasına” ilişkin düzenlemelerin aslında pratikte aşılmış olduğunu ancak buna rağmen medya tarafından “devrim” manşetleriyle verildiğini dile getiren Eliaçık, “Bu manşetler de AKP’nin bir oyalama taktiği güttüğünü, seçimlere yönelik hazırlık yaptığını, bu işi çözme konusunda ciddi olmadığını gösteriyor” dedi.
Gezi Parkı direnişi sırasında Kürt tarafının bütün gövdesiyle direniş içerisinde yer almadığı eleştirisinde bulunan Eliaçık, “Hükümet, bu mesafeli duruş karşısında, barış sürecinin gereklerini yerini getirmek yerine, küçük ve hiçbir karşılığı olmayan düzenlemeler yaptı. Ağza küçük bir bal çalmak gibi. ‘İlerde bu protestolar devam edebilir, siz kenarda durmaya devam ederseniz, size arada bir bal çalarım’ demiştir” yorumunu yaptı.
“BAŞÖRTÜSÜNE KAYITSIZ ŞARTSIZ ÖZGÜRLÜK”
Eliaçık ayrıca başörtüsü ile ilgili düzenlemenin de yetersiz olduğuna işaret ederek, “Kayıtsız şartsız başörtüsüne özgürlük olması lazım. Başı açık bir kadın nerede olabiliyorsa, başörtülünün de orada olması lazım. Türkçe neredeyse Kürtçe’nin de orada olabilmesi lazım, eşitlik budur” dedi. G.PORT