Başbakan Erdoğan, Beyaz TV’de hazırlanan ‘Ustanın Hikayesi’ adlı kendi hayatını anlatan belgeselin ilk bölümüne konuk oldu.
Başbakan Erdoğan, isminin nerden geldiğini de anlattı. Erdoğan, Recep ayında doğduğunu, geçmişte ailelerin nineler teyzeler, erkeklerde dedelerin isimlerinin çocuklara koyduklarını ikinci isminin de dedesinden geldiğini anlattı.
-İlkokulda Tayyip ismi ile tanındığını, aynı ismin ortaokulda da söylendiğini anlattı. Erdoğan, okulda bir gün namaz kıldırma söz konusu olduğunu, kendisinden başka namaz kıldıran olmayınca arkadaşlarının ona ‘hoca’ dediğinin bunu da garipsemediğini öğretmenlere de hoca dediklerini anlattı.
-Bizim çocukluğumuzda beni komşu kadın yıkadığı gibi bir başka çocuğu da benim annem yıkamıştır.
-Sokakta en çok oynadığım oyun çelik çomaktır. Bir başka oyun da uzun eşektir. Ya da yakartoptur. Kendi aramızda bazen arkadaşlar genelde dama oynanırdı.
-Banka kumbarası yoktu, ancak annemin yaptığı bir kapta para biriktirirdik. Biriktirdiğimiz para ile de annemize birşeyler almak unutulmayacak anılardı.
-Bizim mutfağımızda Karadeniz mutfağı hakimdir. Bizde kuymak dediğimiz, kara lahana, bulgur ve diğer pilavı mutlaka olurdu. Mutağımız her zaman doludur. Ev hiçbir zaman misafirsiz kalmazdı.
-Babam kimi bulursa alır gelirdi, haber vermezdi. Bizde sini derler, orada hemen sofra hazırlanır yarım saat kırbeş dakikada yemeğimizi yerdik.
– Çocukluğumda kartpostal alırdım, hafta sonu simit ve su satardım. İlk ansiklopediyi arkadaşımdan aldım.
İlk ansiklopediyi 5 lira taksitle aldım. Babam da bir arkadaşına kütüphane yaptırdı.
Türkiye teknik ressamlar cemiyeti bir şiir yarışması düzenlemişti. Yayın grubu kitap serisi ödül olarak koymuştu. O yarışmada ben birinci olmuştum. O ödülleri almıştık. 500 lira da bir para ödülü almıştım. O para benim için çok büyüktü. İkinci bir şiir yarışma da birinci oldum. Kendi kitaplarıma sahip olmam o zaman mümkün oldu.
-Liseler arası münazaralarda yarışmak için hazırlık yapma ve konuyu aktarma bizim cesaretimizi artırdı.
-Çocuklarla ilgili sevgili peygamberimizin onlara çok büyük sevgimiz vardı.
-Kasımpaşa’da yetiştik, orada çok dostlarım hemşehrilerim var. Önceden daha çok Kasımpaşa’da kabirlere gidiyorduk. Şimdi daha çok Karacaahmet’e gidiyoruz.
-İlkokula gidişimin vesilesi İlkokuldaki müdürümdür. Bize din dersine gelişi, babamı bir gün davet edip ona telkinde bulunuşu sonrası babam kabul etti imtihana girdik ve o şekilde okula başladık. O zamanki ötekileşme öğretmenlerimiz bize ‘buraya niye geldiniz, ölü mü yıkayacaksınız.” diğer liseler vardı. Her üniversiteye gidemezsiniz, sadece Yüksek İslam Enstitüsü vardı, oraya gidebilirdik fark dersi verirsek başka okullara gidebilirdik. Eyüp Lisesi’nde fark dersini vererek Eyüp Lisesi’nden diploma aldım ve Marmara Üniversitesi’ne girdim. İmam Hatip’e ötekileştirme o zaman başlamıştır. Mehmet Ali Beyle aynı okulda okuduk.
-Birçok yönetici o dönemde İmam Hatip’te hangi dersler olduğunu bilmiyordu. Felsefe Edebiyat Fizik Kimya, Matematik tüm dersler vardı. öbür liseler 6 yıl iken biz 7 yıl okuyorduk. Biz bunları aşa aşa geldik. Biz yine de sabır dedik. Benim 4 çocuğumun dördünü de eşimle birlikte kararını verdik. Dördünü de İmam Hatip’e gönderdik. İmam Hatip’ten çıktılar, üniversiteyi okumada kat sayı engeli, kızlara hem katsayı hem başörtüsü engeli çıktı.
Erdoğan’ın en çok oynadığı oyunlar
-Batıda ABD’de her türlü imkan var, okular serbest, Ama Türkiye’de imkansız. Türkiye Laik diyorlar, bütün inanç gruplarına eşit mesafede olmak laikliğin gereği ama bizde bu yapılmadı. Şimdi bu engeller kaldırılıyor.
-Şartlar bizi mecbur etti, çocuklar dışarı gitti eğitimlerini aldılar geldiler.
-İmam Hatip’e başlağım andan itibaren bende futbol tutkusu başladı. Mahallemizde bir kulüp vardı o külüpte futbola başladım. 15 yaşından sonra, oradaki arkadaşlarım ve büyüklerimizin etkisiyle olacak, külüp başkanımız fenerbahçeliydi, Lefter’in de hastasıydım. Maçlara giderdik. Lefter’in futbolundan etkilenmiş olacağım ki Fenerbahçeli oldum. O dönemde İstanbul genç karmaya seçildim. Bu şekilde stadlara serbest giriş kartı aldım. Mithat Paşa (İnönü Stadı)na bedava girebiliyorduk. İlk kez Camialtına transfer oldum. İmam Hatip’te okuyorum futbol oynuyorum ama babamın futboldan haberi yoktu. Haberi olduğunda kızdı ama sonradan alıştı. Aileden hanım hariç hepimiz Fenerbahçelidir, ancak son yaşanan olaylardan sonra aile bu işten soğudu. Eşim Beşiktaşlıdır.
-Fatih Terim’i yakından tanıyorum. Futbola hırs katan birisi. Benim hocam da öyle idi. Bize ‘topu yiyeceksiniz’ dedirdi. Futbol kabiliyeti ile birlikte hırs da çok önemlidir. Ben Futbol ile birlikte kollektif anlayış da çok önemlidir. Fatih Hocada bu var. Hidayet kardeşim de Türk baskende örnek olan lider isimlerden bir tanesi, bulunduğu süre içinde bizi başarı ile temsil etti. Basket Milli Takımı’nda da başarı ile mücadele eden biri.
– Kasımpaşa’da Tepebaşı Gazinosu vardı. Orada partimizin bir toplantısı var. hanımın tasarımcılık yanı güçlüdür. O dikkatimi çekti. Aşk kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. Şimdi bazıları aşık oldum diyorlar da birçok kişiye de aşık oluyorlar. Bizimki öyle değil. Biz bir aşık olduk pir aşık olduk öyle devam ediyoruz. Sağolsun bizim kahveye tuz gibi birşey atılmadı.
-Ömer Beyin oğluna kız istemeye gittik. O gün orda öyle bir sürpriz yaptılar. Kızımız oğlumuzun kahvesine tuzu fazla kaçırmış olacak ki oğlumuz kıvaranıyor. Sağolsun eşim bana öyle bir zulum yapmadı. Halamın oğlunun arabası vardı onunla beraber gittik. Babam annem yengem, kakaolu çikolatalı baklava yaptırmıştım onu götürdük. isteme işlemini yatığımzda ben bayağı kızarmışım. Kayınpeder kayınvalide hiç zorlama çıkarmadan kızı verdiler ve uzatmadık bir yıl içinde nişan ve nikahı kıydık
-Emine Hanım evlendiğimiz andan itibaren sosyal hayatın içindeydi. Siyasi mücadelem içinde, bir gün olsun niye geç geldin sorusu ile karşı karşıya kalmadık. Büyük kızım bir kez serzenişte bulundu. Niye geç geldin serzenişi değildi. O bize hasret biz de onlara hasrettik. O zaman mücadeleler bugünkü gibi değil. Bir gece yatak odasının kapısına büyük kızım not asmış babacağım bir geceni de bize ayır diye. Onların da hakkı var. Ben geliyorum onlar yatıyor. Aynı istikamete bakış, aynı yolda yürüyüş, eşimin yükü taşıması işimizi kolaylaştırdı. Bu da bize siyasette güçlü kıldı.
-Ben giyim kuşam konusunda çocuklara yük olmam.
-Kasımpaşa’da iken evle ilgili tamiratlarla çok uğraştım. Belediye başkanı olduktan sonra o işler bizim üzerimizden gitti. Başbakanlık döneminde zaten uğraşacak zaman yok.
-Öğrencilik yıllarımızda arkadaşlar arasında bir menümüz vardı sadece onu yapardım. Evlendikten sonra bize iş kalmadı. Öğrenci yemeği, menemen, yumurta gibi şeyleri iyi yapardım. Eşim sağlıklı yemek konusunda çok titiz. Kendisi yediklerim içtiklerimde ileri derecede hassastır. Ama zaman zaman bunu bozduğum oluyor.
-Evlat sevgisi bambaşka birşey. Fakat torunlar evlatları bize aratmadı. O başka bir sevgi bize getirdi. Şu anda gerek eşim, gerekse çocuklar, onların sürekli yanımda olması. Onların teyzeleri ile birlikte yatması, birbirleri ile muhabbetleri çok ilerdedir. Onların muhabbetlerini Allah eksik etmesin. Çocuklarıma da söylüyorum en az üç diyorum. Devamı gelir diye temenni ediyorum.
-Biz çekildikten sonra torunlar devam ettirsin isterim. İyi yetişmiş, dürüst doğru gayretli, insanımıza hizmet etme noktasında siyaset içinde olmalarını isterim.
-Çizgi film izleme konusunda onların bizim üstümüzde etkisi var. Anneleri ne kadar müsade ediyorsa o kadar çizgi film izliyoruz. Park konusunda da İstanbul’da oturduğumuz yer her imkana sahip, büyük torun futbolu çok sever ve hırslı, onlarla zaman zaman top oynarım. En ufak Mahinur, çok başka. Onlar bana ayrı bir sinerji güç katıyor.
-Milli Türk Talebe Birliği’nin bizim yetiştiğimiz dönem için özel bir yeri var. İsmail Kahraman ile birlikte MTTB büyük bir dönem yaşamıştır. MTTB içinde çalıştığım dönemde Beyoğlu İlçe Gençlik Kolu başkanlığı teklifi geldi orada seçildim. İETT’de futbol oynadığım dönemde siyaset de devam ediyordu. 12 Eylül hadisesi üniversiteyi bitirmemize katkısı oldu. Tuzla’da kuramızı çektik. Hasdal diye kura çıktı. Hastal’ın İstanbul’da neresi olduğunu bilmiyordum. Hasdal neresi diye sordum. Kağıthane’nin üstü deyince kepi fırlattım. Eve yarım saatlik mesafedeydi. Kantin subaylığını üstlendim. Bir süre o görevi sürdürdüm.
-Neden siyaset dendidiğinde, hem insanlık için hem de ülke için siyaset. Üniversite öncesi hem üniversite sonrası verilen mücadele nedeniyle bu noktaya tesadüfen gelmedik. Tabandan tabana çalışarak bu noktaya geldik.
-89’da İl Başkanıyım aynı zamanda partinin merkez karar yönetim kurulu üyesiyim. Belediye Başkanlığı için Beyoğlu’na aday olmak istedim. Bunu genel başkanıma söyledim. Bizde bir anlayış var görev istenmez verilir. Birşeyin ispat edilmesi gerekiyor. Refah Partisi o oranda kalacak bir parti değildi. Bunun değişmesi lazımdı. 89’da aday olduğumuzda 1.5’luk oy oranı ile kaybettik. Ancak 3.7’lik oy oranından yüzde 21’lik oy oranına çıktık.
-Ankara ve İstanbul’un alınması bizim için çok önemliydi. Ankara’da Melih bey İstanbul’da bendim. Ankara İstanbul Türkiye’nin özeti. Bu iki ili alan parti büyük noktaya gelirdi. Hanımlar 40 gramlık kahveler yapılarak ev ev dolaştılar. “Tamam İnşallah” afişi 500 bin adet İstanbul’a asılan afişlerin ifadesiydi.
-İktidarda CHP vardı, CHP, susuzluğu kirliği getirmişti. İşe başladğımızda 2.5 milyar dolar borçla işi devralmışız. 180 km uzaktan dağları delerek İstanbul’a su getirmiştik. Veysel Eroğlu benim İSKİ müdürümdü, Adem Baştürk’ de genel sekreterimizdi. Hazırlıklarımızı çoktan yapmıştık. O zaman yerel siyaset akademisi diye akademi kurduk. Orada belediye başkan adayları ve meclis üyesi adayları yetiştiriyorduk.
O seçimlerden de onların ummadığı bir şekilde sonuç aldık. Sayımlar yapılıyor, tüm teşkilatlarda online sistemi kurmuşuz. Resmi tutanak neticesini alıp anında merkeze getiriyorduk. Sonuçtan çok emindik. Sabah gazetesinden muhabir geldi bize geçmiş olsun dedi kaybetmişsiniz demişti. Biz de yarın sabah tekrar Anavatan’a gidersiniz dedim. KANAL7