Çatışmada gördüklerini ve sesleri unutmakta zorlandığını anlatan Acar, “Doktorlar, ziyaretçiler, ailem sayesinde kendimi toparlamayı başardım” dedi.Siirt’in Pervari İlçesi’ndeki Belenoluk Jandarma Karakolu’na, 24 Eylül 2011 tarihinde teröristler tarafından düzenlenen saldırıda 6 asker şehit olurken, nizamiyede bulunan Bursalı er, 25 yaşındaki Yakup Acar yaralandı. Şırnak Askeri Hastanesi’nde tedavi gören Yakup Acar, hava değişimi için ailesinin yaşadığı Bursa’ya geldi. Yaşadıklarını anlatan Acar, meydana gelen olaydan yarım saat önce ailesiyle telefonla görüştüğünü belirterek, şöyle dedi:
“Daha önce de baskın olacağına dair istihbarat vardı. Saat 05.00-05.30 civarında karakolda nizamiye çavuşu olarak görev yapıyordum, Telsizden Kürtçe konuşmalar geldi. Bağrışma, karışık sesler geldi. Biz herhangi birşey olacağından şüphelendik. Karakol komutanına haber verdik. Nizamiyeye arkadaşları uyarmaya gittim. 5-10 dakika sonra silah sesleri geldi. Köy halkı mı değil mi diye tereddütte kaldık. Zaman zaman bu bölgede keklik avlıyorlardı. Karşılık vermedik. Birkaç kez daha ateş sesi geldi. Daha sonra kurşunlar akmaya başladı. Basıldığımızı anladık. Baskın yediğimizi telsizden anons ettik.”
“OKULU SİPER ALARAK SALDIRDILAR”
Saldırının 3 bölgeden yapıldığını anlatan Yakup Acar, bir grup teröristin bir okulu siper olarak kullandığını söyledi. Nizamiyenin karşısında okul olduğunu belirten Acar, “Okulun yanında lojmanlar, içinde insanlar vardı. Karakolun ön tarafında Beşevler Mahallesi vardı. Okula ateş edemiyorduk. Onlar bize ateş ediyordu. Okulun yanındaki lojmandakilere zarar gelmemesi için ateş etmedik. Mevzi 3 kişilik olduğu için bazı arkadaşlarımızı dışarı çıkardım. Muhtemel bir roket saldırısına karşı zayiat vermeyelim istedik. O anda hava kararmak üzerindeydi. Onlar bizi görüyor ama biz onları göremiyorduk. Kurşunun nereden geldiğini göremedik. Onlar da okulu, evleri siper almışlar. Karakol, çukurda olduğu için onlar bizi rahat bir şekilde görüyordu.”
Çatışma sırasında arkadan gelen kurşunla sırtından yaralandığını belirten Acar, bu sırada baygınlık geçirdiğini kaydetti. Uyandığında hava karardığını ve çatışmanın daha yoğun hale geldiğini belirten Acar, izli mermilerin havada uçuştuğunu, roketlerin patladığını dile getirdi. Kendisinin de helikopter ile hastaneye kaldırıldığını belirten Acar, Şırnak Askeri Hastanesi’ne nakledildiğini söyledi. Kendisinin yoğun bakımda olduğunu kaydeden Acar, olaydan iki hafta sonra karakolda 6 şehit haberini aldığını kaydetti.
“TEDAVİYE DEVAM EDİYORUM”
GATA’da tedavi gördüğünü, çok halsiz olduğunu anlatan Yakup Acar, kurşun isabet ettikten sonra bağırsağının dışarıda olduğunu söyledi. Acar, “Yoğun bakımım sıkıntılı geçti. İlk zamanlar ses, gürültü, görüntüler aklıma geliyordu. O sesleri unutamıyorum. Doktor, ziyaretçiler, ailem sayesinde kendimi toparlamayı başardım. Şu an yürüyemiyor, tedavi görüyorum. Ankara’dan 2 aylık hava değişimine geldim. Temmuz ayında tekrar Gülhane Askeri Hastanesi’ne fizik tedaviye gideceğim” diye konuştu.
“ÖNLEM ALINAMADIĞI İÇİN ÜZÜLÜYORUM”
Hükümet tarafından yürütülen Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’nin dışardan güzel göründüğünü söyleyen Acar, şöyle devam etti:
“Bu olayların ardı arkası kesilmiyor. Ne kadar iyi de gitsek iyi, olmaya da çalışsak bu olaylar devam ediyor. Yine ailelerin canı yanıyor. Yine arkadaşlar canından oluyor. Bir türlü önlem alınamadığı için üzülüyorum.”
Bursa’da ailesiyle beraber yaşayan Yakup Acar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin verdiği Üstün Hizmet Belgesi, saldırıda şehit olan arkadaşlarının fotoğraflarını yanından ayırmadığını anlattı.
“ÇATIŞMA ÖNCESİNDE TELEFONDA GÖRÜŞTÜM”
Babasının da aynı karakolda 1967 yılında askerlik yaptığını ifade eden gazi Yakup Acar’ın babası 67 yaşındaki Osman Acar da, saldırı öncesin oğluyla telefonla görüştüğünü anlatırken, “Baba buralar sakin’ diyordu. ‘Kendinize dikkat edin’ dedim. Ben daha sonra dışarı çıktım. O arada telefon geldi. İzmir’den kızım aradı. Oğlumun bulunduğu karakolun basıldığını ve çatışmanın devam ettiğini söyledi. Ben şaşkına döndüm. Televizyonu açtım ve gördüm. Akşam saatlerinde oğlumun şehit olduğunu öğrendim. Sabah saat 09.00-10.00 gibi diğer oğlum beni aradı. Yakup’un yaralı olduğunu öğrendim. Daha sonra ferahladım” dedi