Ahmet Şık, Nedim Şener, Soner Yalçın gibi gazetecilerin gözaltına alınıp tutuklanmasıyla kamuoyunda büyük yankı uyandıran, Prof. Dr. Yalçın Küçük ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın halen tutuklu olduğu ‘Odatv Davası’nın görülmesine bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde görüldü.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davayı, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Ümit Gürtuna, Gazeteciler Federasyonu (EFJ) temsilcisi Barry White, Avrupa Parlamentosu Milletvekili Patrick Le Hyaric, Fransız Komünist Partisi yöneticileri Danièlle LeBail ile Sylvie Jan ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ile Fransız Gazeteciler Sendikası yöneticisi Patrick Kamenka da takip ediyor.
Odatv.com sitesinin aktardığına göre, duruşmanın başlamasından sonra söz alan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, sözlerine, “Bu davada benim yargılanmamın tek sebebi yazdığım kitaptır. Bu davanın sahte delillerle yürütüldüğünü arz edeceğim” diyerek başladı.
“Bu ülkede kimseye kitap yazdığı için örgüt mensubu suçlaması yapılmadı. Örgüt mensupları ve liderleri dahi kitap yazdı ancak buna suçlama getirilmedi” diyen Avcı, “Wikileaks ve Stratfor belgeleriyle, 7 Şubat darbesi denilen durumun” yazdıklarını doğruladığını öne sürdü.
Avcı, bilgisayarlara yapılan korsan saldırının bir sosyal mühendislik saldırısı olduğunu ve Emniyet’ten bazı isimlerin de bu sürece katıldığını öne sürerek, “Yazdığım kitapta adı geçen bir savcı benden şikayetçi olunca 8 yıllık HTS incelemesi yapmak istiyor. Mahkeme reddediyor. 8 yıllık yapamazsın deniyor. Ama buna rağmen savcı kendi yazı yazıp inceleme yaptırıp dosyaya koyuyor. Kimse de hesabını sormuyor” dedi.
Hanefi Avcı’nın en ilginç iddiası ise, bazı polislerin yasal olmayan şekilde cezaevine girdiğini ve sanıklara itirafçı olmayı teklif ettiğini öne sürmesi oldu:
“Davaya bakıyorsunuz polisler yasadışı şekilde cezaevine gidiyor ve sanığa gizli tanık olmayı teklif ediyor. 2009 yılında bir Ergenekon sanığına, daha Odatv davası yokken benim adımı soruyorlar. Peki bu hazırlık neden? Ben bu kitabı neden yazdım? Cemaat cemaat olsun sorun yok. Cemaat kendi mecrasında durmalı; bu yapılanlar ülkeyi felakete götürür.
Ama devleti yönlendirmek istiyorsa, dış politikayı yönlendirmek istiyorsa, polisi ve askeri yönlendirmek istiyorsa bu felakete götürür. Ülke felakete gider. Cemaat cemaatliğini bilmeli ve yerinde olmalı. Ama devletin içerisine girerse halkın devlete güveni kalmaz. Çok şikayetçi görünüyor olabilirim. Ama içim rahat. Ne mutlu ki iftira atanlardan olmadım iftiraya uğrayan oldum. Bir gün bu iftiraları atanlar, bu sahte delilleri yaratanlar da konuşacak, emin olun onlar da itiraf edecekler. Artık biri çıkıp Emniyet’i cemaate teslim ettik öbürü kaç valisi var diyor.”
ODA TV davasında Yalçın Küçük ve Hanefi Avcı’nın tahliyesine karar verildi