Modern Avrupa, Yahudi ve Müslüman dinî geleneklerinin vazgeçilmezlerinden olan sünnet hakkında tarihi bir karara imza attı. Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) tarafından bugün Strasbourg’da kabul edilen bir kararda, sünnetin erkek çocukları için “tıbben gerekli olmadığı” ve “çocukların rızası olmadan yapılmaması” ifadelerine yer verildi. AKPM üyesi Türk parlamenterlerin karar metnini değiştirme çabaları ise sonuç vermedi.
AKPM Sosyalist Grup üyesi Alman parlamenter Marlene Rupprecht tarafından kaleme alınan “Çocukların Fiziksel Bütünlük Hakkı” başlıklı rapor ve beraberindeki karar taslağı nihai oylamada 19’a karşı 77 oyla kabul edildi, 12 parlamenter ise çekimser kaldı. Rapor sadece erkek çocukların sünnet edilmesini konu almasa da Avrupa Konseyi kulislerinde “sünnet raporu” olarak anılıyor.
14 yaşına kadar beklenmesi önerisi
Alman raportör, oylama öncesi genel kurulda yaptığı konuşmada, sünnetin erkek çocukların psikolojik sağlığı üzerinde uzun vadede bıraktığı izlerin sorgulanmasını ve sünnet öncesinde erkek çocuklarının onayının alınmasını istedi. Raporun açıklama bölümünde erkek çocukların onayının alınması için 14 yaşına kadar beklenmesi önerisi yer alıyor. Raporun “dinsel hakları sınırlayıcı” olduğu yönündeki eleştirileri de reddeden Marlene Rupprecht, “Amacım bir şeyi şu ya da bu yasayla yasaklatmak değil, diyalog başlatmak” şeklinde konuştu.
AKPM’deki Türk heyetinin karar tasarısının sünnetle ilgili bölümlerini sildirmek için sunduğu değişiklik önergelerinin hiçbiri kabul görmedi. Türk heyetine başkanlık eden AKPM Liberal Grup üyesi Nursuna Memecan, karar metninde çocukların kendi onayları olmaksızın sünnet edilmemeleriyle ilgili paragrafı değiştirmek için hazırladığı önergeyi savunurken yaptığı konuşmada, böyle bir durumda “sünnet ticareti doğacağını”, ailelerin sünnetin yasak olmadığı ülkelere gideceğini ve bir nevi “sünnet kürtajı yaşanacağını” söyledi.
‘Tıbben meşru olmayan ihlal’
Kabul edilen kararda, sünnet, “erkek çocukların fiziksel bütünlüğünün tıbben meşru olmayan ihlali” olarak tanımlanıyor. Sünnet ve fiziksel bütünlüğe yönelik benzer ihlallerin “çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığı üzerinde tehdit oluşturabileceği” görüşü dile getiriliyor. Kararda, sünnetin yasaklanması için açık bir çağrı yok. Buna karşılık, “sünnet gibi, tıbben gerekli olmayan ama bazı dinî cemaatler içinde geniş biçimde yaygın uygulamaların hangi tıbbi ve sağlık koşulları altında gerçekleştirileceğinin net olarak belirlenmesi” isteniyor. Raporun açıklama bölümünde, artan çocuk hakları bilinci ışığında sünnetin her geçen gün, “Müslüman ve Yahudi cemaatleri içinde dahi” sorgulanmaya başladığı belirtiliyor.
AKPM buna ek olarak, Avrupa Konseyi’nin asıl karar organı olan Bakanlar Komitesi’ne yönelik bir tavsiye kararını da 13’e karşı 78 oyla kabul etti. Tavsiye kararında, başta çocuklara yönelik şiddet ve çocukların kendi haklarındaki kararlara katılımı olmak üzere, fiziksel bütünlük konusunun Avrupa Konseyi tarafından 2015 yılında kabul edilecek yeni çocuk hakları stratejisine eklenmesi istendi. AKPM’nin kararları çoğu zaman Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) açısından da referans oluşturduğundan, bugün kabul edilen kararın gelecekte çocukların fiziksel bütünlüğü konusunda Strasbourg Mahkemesi’nin yeni içtihatlar yaratmasına temel oluşturabileceği belirtiliyor.
Sünnetin tarihçesi
Sünnet özellikle Müslüman ve Yahudiler açısından dinî öneme sahip.
Sünnet Batı Afrika ülkelerinde 5 bin, Yakın ve Orta Doğu ülkelerinde ise en azından 3 bin yıldır süregelen bir uygulama. Avrupa Konseyi verilerine göre, kimi kültürler için bir tür ayin olan sünnet, tıbbi operasyon olarak 19’uncu yüzyılın sonundan itibaren uygulanmaya başlanıyor. Araştırmalar o tarihlerde sünnetin mastürbasyon, şaşılık, baş ağrısı, gut hastalığı, astım ve idrar kaçırmaya karşı “tedavi” yöntemi olarak kullanıldığını gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü günümüz dünyasında erkeklerin yaklaşık yüzde 30’unun sünnetli olduğunu tahmin ediyor. En fazla sünnetli erkek Kuzey Amerika (ABD, Kanada), Yakın ve Orta Doğu ülkeleri, Müslüman nüfuslu Asya ülkeleri ve Afrika’nın büyük bölümünde yaşıyor. Avrupa’daki sünnetli sayısı ise giderek azalmakta. Günümüz Avrupa’sındaki ülkelerin çoğunda sünnetli erkek oranı toplam nüfusun yüzde 20’sini geçmiyor.
Sünnet özellikle Müslüman ve Yahudiler açısından dinî öneme sahip. Müslüman ve Yahudilerde yüzyıllardır gelenek haline gelmiş sünnet çocukların rızası alınmaksızın gerçekleşiyor. Kuzey Amerikalılar ise daha çok hijyene bağlı nedenlerden ötürü sünnet oluyor. ABD merkezli Amerikan Pediyatri Akademisi (AAP) sünnetin özellikle yeni doğmuş erkek bebeklerin sağlığı açısından önemine dikkat çekiyor. AAP tarfından 2012 yılında yayımlanan bir raporda, sünnetin; üriner enfeksiyonlar, HIV virüsü, cinsel enfeksiyonlar ve penis kanserine karşı mücadelede olumlu etkileri sıralanıyor. Dünya Sağlık Örgütü de sünnetin heteroseksüel erkeklerde HIV enfeksiyonu riskini yaklaşık yüzde 60 oranında azalttığını belirtiyor. Buna karşılık, sünnetin “tıbben gereksiz” olduğuna dair bugüne kadar ortaya atılmış referans raporlar da var. Bunların başında 1949 yılında “British Medical Journal” tarafından yayımlanmış makale geliyor. (DW/Kayhan KARACA)