DOLAR

35,2734$% 0.31

EURO

36,7824% 0.2

STERLİN

44,2155£% 0.07

GRAM ALTIN

2.985,56%0,27

ONS

2.633,85%0,00

BİST100

9.949,01%0,33

a

“TÜRKLERİ SEVİYORUM…“

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Barack Obama, 2011 National Medal of Arts (Ulusal Sanat) Madalyası’nı başarılı aktör Al Pacino’ya takdim edecek. İşte Pacino'nun Türkler hakkındaki çarpıcı görüşleri...

 Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Barack Obama, 2011 National Medal of Arts(Ulusal Sanat) Madalyası’nı başarılı aktör  Al Pacino’ya takdim edecek.

ABD Başkanı Barack Obama, bugün Beyaz Saray’da düzenlenecek törenle Al Pacino’ya “Amerikan sinema ve tiyatrosuna katkılarından ötürü” Ulusal Sanat Madalyası verecek. “Kalıcı bir ikonik figür” olduğu belirtilen Al Pacino’nun “en başarılı Amerikan sanatçılarından biri” olduğu ifade edilirken, Al Pacino ile birlikte Ulusal Sanat Madalyası’na layık görülen diğer isimler ise ressam Will Barnet, şair Rita Dove, heykeltıraş Martin Puryear, piyanist Andre Watts, küratör Emily Rauh Pulitzer ve müzisyen Mel Tillis olarak belirlendi. 
“Türk toplumunu çok seviyorum’’
Washington’da bulunan W Otel’in lobisinde Türk-Amerikan Ticaret ve Sanayi Odası (TACCI) Yönetim Kurulu Üyesi Rıdvan Sezer’le sohbet eden Al Pacino, Türk-Amerikan toplumunun çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Sezer, Al Pacino’ya Türk halkı tarafından çok sevildiğini söylerken, Amerika’daki Türkler’in faaliyetlerini anlattı. Özellikle TACCI’nin çalışmalarından bahseden Sezer, Al Pacino’yu layık görüldüğü ödülden dolayı tebrik etti. Al Pacino da Türk toplumunu çok sevdiğini belirterek, Sezer’e teşekkürlerini iletti.
 

Al Pacino kimdir?

Uzun süren sinema kariyeri boyunca, Hollywood’un baş aktörlerinden biri olarak görülen Al Pacino, 25 Nisan 1940’ta New York, Doğu Harlem’de dünyaya geldi. Güzel sanatlar Okulu’na giderken 17 yaşında okuldan ayrıldı ve çeşitli işlerde çalışmaya başladı. Bir yandan da oyunculuk dersleri alan Pacino, zaman zaman çıktığı gösterilerde oyunculuğunu geliştirdi. 1966 yılında ” Actors Studio ” da eğitim için hak kazandı. Daha sonra James Earl Jones ile çalıştığı The Place Creep’de rol aldı. 1967-68 tiyatro sezonunda zalim bir sokak serserisini oynadığı ” The Indian Wants the Bronx ” ile Obie Ödülleri En Iyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı. 
Al Pacino’nun Broadway’de sahneye çıktığı ilk oyun ” Does the Tiger Wear a Necktie ? ” dir. Her ne kadar oyun kırk gösterimden sonra kaldırıldı ise de Pacino, topluma uyum sağlayamayan bir uyuşturucu bağımlısını canlandırdığı rolüyle Tony Ödülü’nün sahibi oldu. Al Pacino’nun kariyerindeki ilk filmi, 1969 yılında çevirdiği Me, Natalie’ dir. Bir sene sonra yine bir uyuşturucu bağımlısını canlandırdığı Panic’in Needle Park her ne kadar başarısız bulunsa da, üstün bir performans sergileyen Al Pacino büyük övgüler aldı. 
Buradaki başarısıyla, yapımcılığını Paramount’un üstlendiği, Francis Ford Coppola’nın ” The Godfather ” ( Baba ) filminde Michael Carleone rolünü oynamaya hak kazandı. Bu filmdeki muhteşem performansı ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ına aday gösterilerek çıkışına devam eden Pacino, 1973’te Scarecrow filmiyle pek iyi bulunmazken, polis draması ” Serpico ” ve ” The Godfather Part II ” ( Baba 2 ) gibi sükse yapan filmler ile karnesini düzeltti. 
Baba 2 ile üçüncü defa Oscar’a aday gösterilen Al Pacino, 1975 yılında çevrilen ” Dog Day Afternoon “da, homoseksüel sevgilisinin cinsiyet değiştirme ameliyatının parasını karşılamak için banka soymaya kalkan bir aşığı canlandırdı. Başarılı filmlerle ününe ün katan Pacino, 1977 tarihli, otomobil yarışlarını konu alan ” Bobby Deerfield ” daki kötü performansı ile inişe geçti. 
Çareyi Broadway oyunlarına dönmekte buldu ve başrolünü oynadığı The Basic Training of Pavlo Hummel ile ikinci kez Tony ödülünün sahibi oldu. Hollywood’a döndükten sonra rol aldığı …And Justice for All ile eleştirmenlerin gönlünü alamasa da sinemaseverlerin gönlünde bir defa daha taht kurdu. 

 

Pacino’nun daha sonra rol aldığı filmleri, seri bir homoseksüel katilin peşinde olan bir polis memurunu canlandırdığı ” Cruising ” ve ” Author Author ” adlı komedi iş yapmadı. 1983 yılında Brian De Palma’nın yönettigi, şiddeti bol ” Scarface ” ( Yaralı Yüz ) ise ilk gösterildiğinde vasat bulunmasına karşın daha sonra sinemanın kült filmleri arasındaki yerini aldı. 
Fakat başarının arkasından tekrar başarısızlık geldi ve Pacino tarihsel epik ” Revolution ” ( Devrim )’dan sonra gözlerden uzaklaştı. Bu arada ” The Local Stigmatic ” filmiyle yönetmenliği denedi. Ki bundaki başarısı filmin sinemalarda hiç gösterilmemiş olması ile eşleştirilebilir. 
Al Pacino’nun dönüşü, 1989’da çekilen ” Sea of Love ” ( Aşk Denizi ) filmi ile oldu. Film büyük sükse yaptı. Pacino yeniden bir stardı! 1990’da gösterişli bir gangsteri oynadığı ” Dick Tracy ” ile altıncı kez Oscar’a aday olan Pacino, aynı yıl çevrilen, üçlemenin üçüncü ayağı ” The Godfather Part III ” ( Baba 3 ) ‘de kendisinden bekleneni veremedi. 
Ertesi yıl çevirdiği romantik komedi ” Frankie and Johnny ” ve ardından gelen ” Glengarry Glen Ross “, vasatı geçemeyen filmleriydi. Uzun süren sessizliğin ardından ” Scent of a Woman ” ( Kadın Kokusu ) ‘ndaki muhteşem oyunculuğu ile nihayet Oscar heykelciğine kavuşmayı başardı. 
1993’te Brian De Palma ile tekrar çalıştığı ” Carlito’s Way ” ve 1995’te Michael Mann’in yazıp yönettigi, ve Robert De Niro’nun canlandırdığı bir hırsızın peşindeki polisi oynadığı Heat ile kariyerine devam eden Pacino, 1996’da politik bir dram olan ” City Hall ” da rol aldı. Fakat o sene dikkatleri daha çok yazıp yönettiği ve rol aldığı ” Looking for Richard ” ile çekti. 
1997 senesinde genç Hollywood starları ile çevirdiği filmler gündemdeydi. Önce Johnny Depp ile ” Donnie Brasco ” ve sonra Keanu Reeves ile ” The Devil’s Advocate ” ( Şeytanın Avukatı ) … 
Al Pacino, 1999 yapımı ” The Insider ” ( Köstebek ) ile sinemaseverlerin karşısındaydı. Başrolü Russel Crowe ile paylaşan Pacino, sigara şirketlerinin halktan gizlediği sırların anlatıldığı ve yayın aşamasında kıyametin koptuğu ” 60 Dakika ” adlı programın yapımcısı Jeffrey Wigand’ı canlandırdı. 
2000 yılında yönetmenliğini Oliver Stone’un üstlendiği ve başrollerinde Cameron Diaz, James Woods ve Dennis Quaid gibi deneyimli oyuncuların yer aldığı ” Any Given Sunday ” ( Kazanma Hırsı ) adlı filmde oynayan aktör, Tony D’Amato adında futbol aşığı bir koçu canlandırdı. 
2002 yılında görevi sırasında zor duruma düşen deneyimli bir dedektifi canlandırdığı ” Insomnia ” (Uykusuzluk) filmi ve kurnaz bir yönetmeni canlandırdığı ” Simone ” filmi ile izleyicilerin karşısına çıktı. 
2003 yılında ” The Recruit ” (Çaylak) filmi ile CIA ajanını canlandıran Al Pacino, televizyonda izlenme rekorları kıran tv dizisi ” Angels in America ” ile sevenlerinin gönüllerinde bir kez daha taht kurdu.
Al Pacino: “Oyuncu duygusal bir atlet gibidir. Ve bu uygulama çok acı verici-benim kişisel hayatım bundan zarar görüyor.”
Filmografisi
Torch (2006) 
88 Minutes (2005) 
2 for the Money (2005) 
The Merchant of Venice (2004)
“Angels in America” (2003) 
Gigli (2003)
The Recruit (2003)
People I Know (2002)
S1m0ne (2002) 
Insomnia (2002) 
Chinese Coffee (2000)
Any Given Sunday (1999)
The Insider (1999) 
The Devil’s Advocate (1997) 
Donnie Brasco (1997) 
City Hall (1996) 
Heat (1995) 
Two Bits (1995) 
Carlito’s Way (1993)
Scent of a Woman (1992) 
Glengarry Glen Ross (1992) 
Frankie and Johnny (1991) 
The Godfather: Part III (1990) 
Dick Tracy (1990) 
The Local Stigmatic (1990) 
Sea of Love (1989) 
Revolution (1985) 
Scarface (1983) 
Author! Author! (1982) 
Cruising (1980)
…And Justice for All (1979) 
Bobby Deerfield (1977) 
Dog Day Afternoon (1975) 
The Godfather: Part II (1974) 
Serpico (1973) 
Scarecrow (1973) 
The Godfather (1972) 
The Panic in Needle Park (1971)
Me, Natalie (1969)
TurkishNY

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

“TÜRK KIZLARINA AYIP EDİYORSUNUZ“

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.