Akil İnsanlar Heyeti’nin Marmara Grubu dün Bursa’da Küçük Millet Meclisi adı altındaki diyolog grubunun davetlisi olarak Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde toplantı düzenledi. Toplantıya Akil İnsanlar Heyeti’nin Marmara Grubu’nda yer alan Levent Korkut, Hayrettin Karaman ve Mustafa Armağan katıldı.
‘KÜRTLERLE SORUN YOK’
Toplantının ilerleyen dakikalarında Akil İnsanlar Heyeti Marmara Grubu’nun Sekreteri Levenk Korkut da toplantıya katıldı. Bu sırada söz alan ve Güneydoğu’da vatani görevini yaptığı sırada iki bacağını kaybeden Selçuk Çelik, “Bu ülkede bölünme sorunu var. Bu ülkede PKK sorunu var. Bu ülkede Kürt sorunu yok. Bu ülkede Kürtler cumhurbaşkanı, başbakan oldu, iş adamı oldu. Bizim Kürtlerle bir sorunumuz yok. Niçin bunu sorun yapmaya çalışıyorlar? Ben mayına basarak iki ayağımı verdiysem bu ülkenin bölünmez bütünlüğü için verdim. Ben iki bacağımı, PKK ile mücadele ederken verdim. Bu ülkede onlara kimse ‘Dağa çıkın’ demedi. Neyin barışı olacak? Bu insanların amacı, ülkeyi bölmek” dedi.
TAKMA BACAĞINI ATINCA YERE DÜŞTÜ
Çelik’in konuşmasının ardından söz alan ve 1990 yılında Kuzey Irak’ta gazi olan Ümit Kaplan’ın “Ben Kürdüm ve hiçbir zaman sıkıntı yaşamadım. Türk demek, bütün 36 etnik kökeni kucaklamaktır. Benim kırmızı çizgilerim var. Kırmızı çizgilerim aşılırsa, haddimi bildiririm” demesine üzerine arka sıralarda oturan katılımcılardan biri ‘Biraz yavaş konuşun” diye tepki gösterdi.
Gazi Selçuk Çelik takma bacağını çıkartarak arkada oturan ve kendilerine itiraz eden katılımcılara doğru fırlattı. Bu sırada dengesini kaybeden Çelik, oturduğu sandalyeden düşünce ayağa kalkmasına diğer katılımcılar yardım etti. Takma bacağı kendisine verilen Selçuk Çelik, daha sonra kendisi gibi gazi olan arkadaşı Ümit Kaplan ile birlikte salonu terk etti.
‘BİRBİRİMİZİ ANLAMAMIZ GEREKİYOR’
atılımcıların görüşlerini açıklamasının ardından konuşan Levent Korkut, “Gidenler, görev başında gazi olmuş arkadaşlarımızdı. Benim de babam, Kore Gazisi’ydi. Travmasının 3-4 yıl sürdüğünü söyledi. Bu açıdan bakıldığında, birbirimizi anlamamız gerekiyor. Türkiye’de toplumun yaralarını sarabileceksek eğer, çok uzun vadede bunu da hedefliyorsak, her kesimin de neden etkilendiğini, bunları da dikkate almamız gerekir. Bunları dikkate almadan oluşabilecek bir süreç eksik kalır diye düşünüyorum. Tartışmalar, çatışmalar, siyasi zemine çekebilir. Karşıt, farklı görüşler ortaya atılabilir; ama sonuçta barışa karar verecek olan halktır. Halkın iradesi önemlidir” dedi.
Toplantıya geç katılan Mustafa Armağan ise yaptığı konuşmada millet olarak doğulmadığını, millet olunduğunu belirtti. Armağan, “Biz ayrılmaz bir bütün olduğumuzu, 1918’den beri ifade etmişiz. Bir kriz dönemindeyiz; ama bu krizden sağlam bir şekilde çıkacağız. Buna inanıyorum” diye konuştu.
‘BEN ÇİNGENEYİM’
Katılımcılar arasında bulunan Bursa Romanlar Derneği Başkanı Efkan Özçimen ise bu ülkede herkesin birlikte yaşadığına dikkat çekerek “Ben Türk değilim, Kürt de değilim. Ben çingeneyim. Ne yapacağız şimdi?” dedi. Çingenelerin çadırda yaşadığını, işe alınmadığına değinen Özçimen, “Biz bugüne kadar hiç birşey demedik. Allah’a havale ettik. Biz Türk’ü, Kürdü, Alevisi, çingenesi hepimiz biriz. Hepimiz din kardeşiyiz. Din hepimizi bağlamalı. Kardeşçe yaşayalım” diye konuştu.