Erdem Bayazıt Kültür Merkezi’nde, aralarında Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ar-Ge Başkanı Reha Denemeç’in de bulunduğu partililere seslenen Başbakan Yardımcısı Arınç, Siyaset Akademisi’nın Antalya’da yeni başlayan döneminde 400’den fazla kursiyerin kayıt yaptırdığını söyledi. Partisinin bu programında yer almak için Ak Parti üyesi olma zorunluluğu bulunmadığını, memurların, çalışanların da bu programa katılabilceğini belirten Arınç, “Burası bir ideolojik eğitim merkezi değil” dedi.
‘BENİM YERİME GEÇMEK İSTEMEZ MİSİNİZ?’
Arınç, yaklaşık 1 saati bulan konuşmasının başında, 570 kişilik Erdem Bayazıt Kültür Merkezi salonunda kalabalığa dikkat çekerek, ayakta kalanlara salondaki boş yerleri gösterdi. Bu sırada ön sıralardan ayakta kendisini dinleyen Sibel Çelen’i işaret ederek, “Anayasa değişti hanımefendi. Benim yerime oturun bakalım. Buyrun. Artık kadınlara pozitif ayrımcılık var. Erkekler ayakta kalabilir, ama kadınların oturmasını arzu ediyorum” diye seslendi. Çelen, nazikçe Başbakan Yardımcısı Arınç’ın boşalttığı koltuğa oturmayı reddedince Bülent Arınç’ın “Ben ayakta mı kalacağım diyorsunuz. Benim yerime geçmek istemez misiniz? Temelli değil canım. Benim yerime bir arkadaş geçsin, hangi babayiğit varsa” sözleri salonda alkışlarla karşılandı. Çelen, bu sözlerin üzerine salonda Bülent Arınç için ayrılan koltuğa oturdu.
‘LAGADA LÜGADA MÜZİKLE OLMAZ’
Antalya’da Siyaset Akademisi programında konuşmak için salona girerken Ak Parti’nin seçimlerde kullandığı çeşitli müziklerin kullanıldığına dikkat çeken Arınç, “Burada bir eksiklik var. Çalınan bu müzikleri bence son seçimlerde hepimizin gönlünde yer eden, başka bir klip ve müzik bunların hepsini sol tarafta bıraktı. O müzik eminim bu seçimlerde bize 5 puan ekledi. ‘Aynı dağın yeliyiz biz, aynı sazın teliyiz biz’ burada çalınmalıydı. Ak Parti il teşkilatının dikkatini çekiyorum. Lagada lügada müzikle olmaz bu işler” diye konuştu.
Bu parçanın bazı partililerin cep telefonunda olduğunu, duyduğu zaman ‘aman kapatma’ dediğini belirten Arınç, “İnsanın bu kadar ruhunu okşayan, gönül teline dokunan, gözyaşı dökmesine neden olan bu kadar başarılı bir müzik yapılmamıştı” dedi.
Başbakan Yardımcı Arınç, konuşması devam ederken bir partilinin cep telefonundan söz konusu şarkı çalmaya başladı. Konuşmasını kesen ve “Cep telefonundan mı geliyor o?” diye soran Arınç, “Burada hala yok değil mi o müzik? Kalbim, gönlüm o kadar istiyor ki, ‘Burada çalacağız’ deseler ben 5 dakika dinlemeyi tercih ederim. Yok. Notu kırdım” diye konuştu.
‘EMEKLİLİK GÖRÜNÜYOR’
AK Parti’nin 14 Ağustos 2001’de kurulduğunu, kendisinin de kurucular kurulu içinde yer aldığını, fakat siyasete ilgisinin Ankara Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken başladığını anlatan Bülent Arınç, 1995 yılında girdiği parlamentoda bu dönemin sonunda kendisine emeklilik göründüğünü söyledi. Ak Parti tüzüğünden kaynaklanan bu durumu ‘Mecburi emeklilik’ olarak adlandıran, ama bundan da mutlu olduğunu dile getiren Arınç, şunları söyledi: “Geçmişte bütün seçimlerde aday olmayı gönlümden geçirirken zaruretler sebebiyle biz ‘Durmak yok yola devam’ dedik. En son 2007 seçimlerinde meclis başkanlığından ayrılırken ‘Bu işe de bir nokta koymak lazım. Arkası geliyor. Hamdolsun parti de çok güçlü, artık bize ihtiyaç duymuyor’ diye düşünmüştüm. Eğer bize Nisan ayında cumhurbaşkanını seçme imkanını tanısalardı bu kararımı gerçekleştirecektim. Ama Meclis Başkanıyım, meclise cumhurbaşkanımızı seçtirmediler. Çok engeller çıkarttılar. Bu engellerden siyasi olanlarını hepsinin üstesinden geldik. Ama hokkabazlıkla baş edemedik. 367 diye bir ucube çıkardılar. Bu ucube Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilince biz mecliste 550 milletvekili cumhurbaşkanımızı seçemedik. Dolayısıyla ahdettim, ‘Bana cumhurbaşkanı seçme imkanı tanımadılar. Bu cumhurbaşkanlığı seçiminde bütün gücümle çalışacağım’ dedim. O yüzden 2007’de tekrar seçimi kazandık, Ağustosta ‘Gül’ gibi cumhurbaşkanımızı seçtik.”
Gelecek seçim döneminde Ak Parti milletvekilliğinden ayrılırken gözünün arkada kalmayacağını ve partiyi daha güçlü kılacak kadrolarının olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Arınç, benzer bir süreci partinin kuruluşundan 15 ay sonra girdikleri ilk seçimde de yaşadıklarını anlattı. Kendilerine çıkartılan engel üzerine engellere seçimlere tam 1 ay kala Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili adaylığının iptal edilmesinin eklendiği İstanbul birinci bölge birinci sıra milletvekili adaylığının boş kaldığını hatırlatan Başbakan Yardımcısı Arınç, o günlere ilişkin şunları söyledi: “Ben de o dönem partinin grup başkanıyım. Karşımdaki partiler bana gülmeye başladılar. Mesela Ufuk Söylemez’i hatırlıyorum. O zaman DYP’deydi. Mesut Yılmaz ve diğerlerini, CHP’den DSP’den başkalarını hatırlıyorum. Hepsi birden bana televizyondan alaycı ifadeyle ‘Sizin başbakan adayınız kim?’ diye sormazlar mı. Arkadan da gülüyorlardı. Neydi bunun anlamı. İşte sizin çok güvendiğiniz insan milletvekili olamayacak. Milletvekili olamayınca, hatta ‘Muhtar bile olamayacak’ diyorlardı o zaman. Başbakan da olamayacak, siz boşuna seçimlere giriyorsunuz anlamında. Biz bu oyunu şöyle bozduk. Onlara karşı dedim ki, ‘Genel Başkanımız ve Başbakan adayımız seçimlere giremiyor. Peki soruyorum size Çiller şu veya bu sebeple seçilemezse ‘Doğru Yol Partisi’nin başbakan adayı kimdir?’ Cevap veremediler, ikinci bir isim söylemeyemediler. Baykal bu seçimi kazanamazsa ya da başka türlü seçilemezse ‘Ey CHP senin başbakan adayın kim?’ Hepsine sordum hiçbirinden cevap geldi. İkinci, üçüncü isimleri yoktu. Orada bir kişi var, o olacaksa olacak diye düşünüyorlardı. Hiç biri cevap veremeyince ben onlara 10 başbakan adayını saydım. Ahmet, Mehmet, Ali, Hasan, Hüseyin, Veli var mı bir itirazınız?”
CHP ZAR ZOR BİRİNİ SEÇTİ HALA YERİNE ISINAMADI
Bu durumun hala diğer siyasi partiler için geçerliliğini koruduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Arınç, “Var mı CHP’de böyle. Zar zor bir tane seçtiniz. Hala adam yerine ısınamadı. DSP nereye gitti, ANAP nerede, DYP’ye ne oldu? Sayın Bahçeli’den başka şu var diyebiliyor musunuz? Öbürüne hiç dokunmayacağım. Onlar birisine bir talimatla şu veya bu talimatla bir yere geliyorlar” diye konuştu.
Bugün sadece 12 Eylül darbesini yapan ‘iki yaşlı insanın’ yargılanmadığını, 27 Mayısların, muhtıraların da 28 Şubatların da hesaplarının sorulduğunu savunan Bülent Arınç, “O iki yaşlı insanın şahsında, bugüne kadar cuntacılık yapan, darbecilik yapan, müdahaleyi aklından geçiren, kaşını kaldıran, iki satırlık yazı yazan, hükümetler düşüren ve milletin iradesine karşı ‘Sen cahilsin, sen bunları bilmezsin. Bu ülkeyi de ancak biz yönetiriz diye iki de bir zart zurt darbeler peşinde koşanlar yargılanıyor. Bu irade, bu düşünce yargılanıyor. Kolay mı bundan sonra bunu aklına getirmek” dedi.
‘HADDİNİ BİL’
Başbakan Yardımcısı Arınç, Ak Parti’nın özgürlüklerin mücadelesini yaptığını ve gönlünden bu adamları devirsek daha iyi olacak diyenlerin karşısında dimdik durduklarını ve milletin emanetini sokakta bırakmadıklarını söyledi. Arınç, “27 Nisan gecesi size cumhurbaşkanı seçtirmek istemiyoruz diyenlere 28 Nisan sabahı ‘Haddini bil otur oturduğun yerde’ dedik” diye konuştu. Bunu diyebildikleri için bugün yüzde 50 alabildiklerini, çünkü milletin korkak, ciddi olmayan, birisi kaşını kaldıracak ödü patlayacaktan, öksürdü elindeki kağıdı titreyerek yere düşürenlerden sıtkını sıyırdığını belirten Başbakan Yardımcısı Arınç, “Herkes haddini bilecek” dedi.
DEMİREL TAKLİDİ
Sonuna kadar milletin iradesine ve demokrasiye sahip çıktıklarını dile getiren Bülent Arınç’ın 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel taklidi de salondan büyük alkış aldı. Başbakan Yardımcısı Arınç şöyle konuştu: “Öyle şapkasını alıp kaçan, sonra da ‘Niye şapkanı alıp gittin?’ diyenlere ‘Ne yapacaktım ya. Şapkamı da bırakacaktım’ diyor. Adam şapkasını bırakmamakla övünüyor. Sonra diyor ki onlara bırakmadım, şapkayı hiç olmazsa kaçırdım. Bizim bırakacak şapkamız yoktu. Bir de bizim niyetimiz de yok. Biz çok şükür milletin emanetine sahip çıktık. Şimdi 12 Eylül’de ‘Sen niye müdahil değilsin’ diye sormuşlar. ‘Millet beni cumhurbaşkanı yaptı, benim hesabım bitti’ demiş. Biz niye ayaktayız ve niye birileri artık siyasetten çekilse daha iyi olacak noktasına geldik.”
SURİYE’DE SİLAHLI ÇATIŞMAYA GİRMEYİZ
Antalya’dan canlı yayınlanan Siyaset Meydanı’nda Ali Kırca’nın sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Suriye’ye ilişkin sıcak bir çatışma halinde uluslararası ikili sözleşmelere göre zorunlu hallerde Türkiye’nin çatışmaya girmeyeceğini ancak devriye görevi ve insani amaçlı bazı hizmetler yapabileceğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ‘Kadın ve Medya’ konulu sempozyum amaçlı geldiği Antalya’da, Concorde De Luxe Hotel’de, SKY Türk televizyonunda canlı yayınlanan Ali Kırca’nın sunuculuğunu yaptığı ‘Siyaset Meydanı’ programına konuk oldu.
Yılın davası 12 Eylül 1980 darbesine ilişkin davaya ilişkin soruları yanıtlayan Bülent Arınç, bu davanın görülmesini sağlayan Anayasa değişikliğine ilişkin MHP, CHP ve BDP’nin oy vermek istemedikleri ve boykot etmek istediklerini hatırlattı.
Şimdi yargılamalar başlayınca hepsinin müdahillik için kuyruğa girdiklerini belirten Bülent Arınç, “Güzel bir şey eleştirilecek bir şey değil ama samimi olmanız lazım. Siz o zaman ‘bu olmaz’ diyordunuz, şimdi oluyor. Çevirdiler plağı, ‘Gerçekten yargılamamı, bu iki kişi ile mi kalacak, 90 yaşındaki insanlarla ne uğraşıyoruz’, Yani geline oyna demişler ‘yerim dar’ diyor” dedi.
‘EY SANIK AYAĞA KALK’ DİYEBİLSE KEŞKE HAKİM
Kırca’nın, 12 Eylül döneminde işkencelerden sakat kalmış olanların sanık sandalyesinde görmek, göz göze gelmek istediklerini sorduğu Arınç, şöyle cevapladı:
“Çok güzel bir şey. Bu iki kişi bile olsa bir 5 dakikalığına bile gelip hakim karşısında sanık sıfatıyla durabilsinler. Ama işte bir hukuk usulü var, bir ceza usulü, bir adalet mekanizmasının çalışması, sağlık raporu, şunlar bunlar var. Benimde gönlümden öyle geçiyor. ‘Ey sanık ayağa kalk’ diyebilse keşke hakim. Ve bu yaşına rağmen 32 yıl sonra sanık sıfatıyla yargılandığını dünya alem görse keşke. Ama bu işin sonu olmaz.
KARARI VERECEK OLAN 3 TANE HAKİM
Bunları yargılamak tamamen yargının işi. Yargının onunda ne çıkar ne çıkmaz ben işin o tarafında değilim. Bunu iddianameyi yazan savcı, kararı verecek olan da 3 tane hakim. Bunun temyizi var ve sonrası da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Benim gitmem, onlarla konuşmamda doğru değil. Beğensek de beğenmesek de yargının bu dava hakkında bir karar vermesi gerekiyor. Bu kararı bekleyelim. Ve böyle bir yargılamanın milletimizin önüne geldiği için ne kadar teşekkür etsek o kadar azdır.”
ABD, BM, AB KENDİ GÜÇLERİ İLE BİRLİK MEYDANA GETİRMELİ
Suriye’deki olaylara ilişkin ‘Yapmayın, yeni anayasa yapın’ gibi birçok kez uyarılarda bulunulması ve ‘Tamam, yapacağız’ gibi sözler verilmesine rağmen hiçbirinin yerine getirilmediğine işaret eden Bülent Arınç, “Şehirler kuşatılıyor, kadınlar, çocuklar öldürülüyor ve bütün bunlara göz yummak mümkün değil” dedi.
Türkiye’nin sıcak bir çatışmaya gitmesinin sorulduğu Arınç, bir müdahale düşünmediklerini ve Suriye’ye dış bir müdahalenin doğru olmadığını söyledi. Arınç, ancak Suriye’deki bu şiddetin önlenmesi, öldürmelerin önüne geçilmesi ve Suriye’nin kendi içinde bir dönüşüme zorlanması için mutlaka ABD, BM, AB de kendi güçleri ile bir birlik meydana getirmesi lazım” dedi.
KAÇINMA İHTİMALİ YOKSA TÜRKİYE ÜSTÜNE DÜŞEN GÖREVİ ALIR
Suriye’ye uluslararası bir müdahale sözkonusu olursa Türkiye’nin sıcak çatışmanın içinde yer almasının sorulduğu Başbakan Yardımcısı Arınç, böyle bir şeye bir defa ihtimal vermek istemediklerini söyledi. Ama Türkiye’ye yükümlülük getiren gerek BM, gerek NATO ile ikili sözleşmelerle bazı görev taahhütleri içinde kalan herhangi bir uygulamada Türkiye’ye pay düşerse bundan kaçınmanın mümkün olmadığını kaydetti.
Arınç, “Ama buna yol açabilecek böyle bir gelişme şu anda görünmüyor. Yani BM farazi bir karar alsa ve ‘şunlar şunlar uygulanacak’ deseler, yani kaçınma ihtimali varsa kaçınırız ama yoksa Türkiye üstüne düşen görevi alır” dedi.
ÇATIŞMAYA GİRMEYİZ, DEVRİYE GÖREVİ YAPARIZ
Suriye’deki bu olayları bitirme noktasında dışarıdan ‘şu’ veya ‘bu’ şekilde bir ambargo, yaptırım, o ülkeyi zorlayabilecek bir mekanizmanın içinde Türkiye komşusu olmak ve bölgedeki geleceğini düşünmek hasebiyle rol almak istemeyeceğini dile getiren Arınç, “Bu bize yakışmaz, doğru da değil. Ama çok zorlayıcı bir mekanizma içerisinde biz mesela Afganistan, Lübnan, Bosna Hersek’e koşa koşa, severek de gitmiyoruz. Üzerimize bir görev düşüyor ve biz o görevi bu ikili anlaşmalar çerçevesinde Türkiye’nin menfaatini düşünerek de yapıyoruz. Ama bir şeye dikkat ediyoruz. Biz silahlı çatışmaya girmeyiz, devriye görevi yaparız, insani amaçlı bazı hizmetler yaparız diyoruz.
İRAN’A MÜDAHALE ÇILGINLIK OLUR
İran’a bir müdahalenin gerek Amerika, gerek diğerleri için çılgınlık olacağını da söyleyen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, İran’ın buna rağmen Türkiye’ye verdiği sözleri tutmamasına isyan olduğunu kaydetti.
Arınç, İran’ın PEJAK’ı bitirme noktasına getirdiğini ama sonradan bazı anlaşmalar olduğu ve başka bölgeye yönlendirildiklerini de açıkladı. Arınç, “Kendilerimi gitti, gönderildiler mi bilemiyoruz” dedi.
PKK İLE GÖRÜŞME YOK
Başbakan Erdoğan’ın Kürt açılımına ilişkin ‘Örgütle mücadele, uzantıları ile müzakere’ sözlerini değerlendiren Arınç, önce ‘Demokratik Açılım’, sonra ‘Demokratik Kardeşlik ve Milli Birlik’ denilen projenin bir süreç ve bugüne kadar faydalı yürüdüğünü kaydetti. Arınç, PKK ile şu anda bir görüşme olmadığını bildiğini ve geçmişte MİT ile yapılan görüşmelerin ifşa edilmesi, ortaya çıkarılmasının örgütün faaliyetlerine devam etmesine ilişkin olarak değerlendirmede bulundu.
ERDOĞAN İSTERSE CUMHURBAŞKANI OLUR
Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları ve Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olacağı yönündeki değerlendirmeleri ele alan Arınç, bunun için zamanın çok erken olduğunu belirterek, “2014’ü görmemiz lazım. Bugünün şartları içerisinde, kendisi de arzu ettiği takdirde böyle bir şey olabilir. Ama bunlar bugünün konuları değil. Hiçbir arkadaşımızın da bu konuyu dile getirdiği veya böyle bir söz verildiği şeklinde ben duymadım. 2 sene var, bununla ilgili kanunda çıktı, her ne kadar CHP bununla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne gitse de, bu yıl yapılması da mümkün değil, aksi bir karar çıksa bile. Dolayısıyla 2014’ün Ağustos’unu az çok hepimiz artık görebiliyoruz. Sayın Başbakan ismi üzerinde Cumhurbaşkanı adayı olacak ve seçilecek noktasında pek çok şey yazılıp çiziliyor. Gönlünden geçip geçmediğini bilemem ama bu kadar başarılı bir insanında Cumhurbaşkanı olmasını eğer şartlar müsaitse ve eğer kendiside isterse mutlaka gerçekleşir diye ümit ederim. Bugün adeta halk kahramanı haline gelen bir insan Cumhurbaşkanlığında da halkı daha çok temsil edebileceğine, başarılı olacağına inanırım. Ama şartlar neyi gerektirir ve kendisi bu konuda nasıl bir karar verir sormamda, en iyisi o günü beklemek” dedi.
‘BENİM GÖNLÜMDEN GEÇENLERİ KİMSE BİLEMEZ’
Kendisinin Cumhurbaşkanlığına ilişkin ise Kırca’nın, “Sizin gönlünüzden de hiç geçmedi mi yıllar önce Ankara’da bir görüşmemizde meclis başkanlığı için bunu konuşmuştuk sonra meclis başkanı oldunuz. Bunu soruyorum. Neyse” şeklindeki sorusunu yanıtlayan Arınç, “Meclis başkanlığı için arkadaşlarım bana teklif ettiğinde peki dedim. Ama Cumhurbaşkanlığı konusunda ne 2007’de ne de şu anda buna yönelik bir istek ve heyecan duymuyorum” dedi.
Kırca’nın, ‘kesinlikle’ şeklindeki araya girmesi üzerine Arınç şöyle devam etti;
“Allah bilir ben bugünden yarın ne getirir bir şey söylemem. Şartlar ne getirir ne götürür. Ama şimdi bana soruyorsanız, şimdi böyle bir heyecan duymuyorum, böyle bir isteğin içinde de değilim. Bunu söylemem bir cesaret ister. Ne söylersem odur. Ama iki sene sonrasına ben şöyle olur, böyle olur diye taahhüt veremem. Ben iki gün sonrasını bilmiyorum.
Çok güzel bir Anadolu sözüdür. İnsana dayanma ölür, insan kendi ayakları üzerinde ilke ve prensipleri ile yaşamalı. Bu çok doğrudur. Ama hevessiz, heyecansız da bir şey olmaz. Yani derler ki, deveyi yardan uçuran bir tutam ottur. O otu yemek için kendisini uçurumdan aşağıda bulabilir. Siyasette bir iddianız, bir heyecanınız olmazsa, hatta ihtirasa yakın bir hedefiniz olmazsa iş yapamazsınız. Onu yaşacaksınız, ama her şey ondan ibaret değil. Yani ona ulaşmak için her şeyi mübah sayan bir anlayış değil, ben siyasette güçlü olacağım, şunu, bunu yapacağım diyebilirsiniz. Aksi takdirde silinip gidersiniz. Ben siyasette bugüne kadar yapacağım dediğim her şeyi yaptığıma inanıyorum” diye konuştu.
Mehmet ÇINAR/ANTALYA