35,2650$% 0.11
36,7996€% 0.3
44,2978£% 0.16
2.980,20%0,59
2.627,50%0,42
9.916,22%2,52
Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri soruşturmasında ortaya çıkan ve kabinedeki bakanlardan biri olduğu söylenen köstebek bakanın Beşir Atalay olduğunu iddia etti.
Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“14.10.2009. Saat 22.19.33. Saniyesini de veriyorum ki, kuşkuya kapılmasınlar. İçişleri Bakanlığı’nın özel kaleminden, bakanın koruma müdürü Kırıkkale Belediye Başkanı’nı arıyor. Bu görüşme 134 saniye sürüyor. Aynı akşam, saat 22.22.35’te, Kırıkkale Belediye Başkanı hemen Hayat Görsel Yayıncılık A.Ş’den Mustafa Çelik’i arıyor. Bu görüşme 44 saniye sürüyor. Görüşmede Veli Korkmaz, Mustafa Çelik’e ‘üstadım’ diye hitap ediyor. Veli Korkmaz, ‘Evde misin? Bana acele sabit telefonu ver’ diyor. Yine aynı gece, saat 22.23.23’de sabit telefondan Mustafa Çelik’i arıyor ve bu görüşme 113 saniye sürüyor. Mustafa Çelik, Deniz Feneri operasyonu dolayısıyla öğrendiği arama kararını İsmail Karahan’a bildiriyor. Savcı, bu bilgiyi kimden aldıklarını soruyor. İsmail Karahan, ‘Mustafa Çelik bana işyerlerinde arama yapılacağını duyduğunu söyledi. Mustafa Çelik bana arama yapılacağını söyledikten sonra Zekeriya Bey’e de aynı bilgiyi vermiş” diyor. İçişleri Bakanı’nın koruma müdürü, gecenin o saatinde İçişleri Bakanı’nın özel bürosundan başlayıp İstanbul’da sonlanan, saniyelerle, dakikalarla açıkladığım telefon trafiği.. Bu yapı bir demokrasiye yakışan bir yapı değildir. Bu yapı, tüyü bitmemiş yetimin cüzdanına tüy dikmek demektir. ‘Tapeler önümüze geliyor’ diyordu ya Başbakan. Bir Başbakan düşünün, Deniz Feneri’nin bütün adamlarını koruyor. Zahid Akman için özel yasa çıkarıyor. Adalet Bakanı’nı düşünün, 3 savcıyı derhal görevden alıyor. Ne yaptı o savcılar? Namuslu birer insan gibi çalıştılar. Köstebek Beşir Atalay’dır. Bir dava düşünün; Adalet Bakanı’nın görevi savcıları görevden almak. İçişleri Bakanı’nın görevi de arama yapılacağını önceden duyurmak. İnsanda biraz utanma olur. Bu ahlakı, herkesin sorgulaması gerekiyor”
“MEHMET GÜRHAN ALMANYA’DA HAPİSTE AMA TÜRKİYE’DEKİ NOTERE VEKALETNAME VERİYOR”
RTÜK eski Başkanı Zahid Akman’ın Başbakan Erdoğan tarafından korunduğu iddia eden Kılıçdaroğlu, “Sayın Akman, ‘Başbakan arkamda. Arkamda olmasa hala bu koltukta oturabilir miyim?’ diyor. Doğru, Başbakan arkasındaydı. Yasa ile dokunulmazlık getirilmesinin temel nedeninin, Başbakan’ın arkasında olduğunu da bu ifadeyle görüyoruz. 21.09.2008’de TBMM’de bir basın toplantısı yaptım. O basın toplantısında, Mehmet Gürhan’ın, Zekeriya Karaman’a verdiği bir vekaletnameyi açıkladım. Mehmet Gürhan, Almanya’da hapiste ama Türkiye’deki notere vekaletname veriyor. Biz bunu gündeme getirdik, kıyamet koptu. Soruşturma açılması için dilekçeler yağdırdık. ‘O noterin hiçbir kabahati yok’ dediler ve beraat etti. ‘Ey noter, sen nasıl oluyor da yurtdışında hapiste yatan bir adamın senin ayağına geldiğini kabul ediyorsun?’ diye sorulmadı. Çünkü, Deniz Feneri’nin arkasında Başbakan vardı” diye konuştu.
“YÜZYILIN SOYGUNUNUN ÜZERİ ÖRTÜLMEK İSTENİYOR”
CHP lideri, “Almanya’da açılan dava 1 yıl 5 ayda bitti. Biz de 19 Eylül 2008’de açılan davadan hala sonuç yok. 27 Ağustos’ta Deniz Feneri’nin üç savcısı görevden alındı. Yüzyılın soygununun üzeri örtülmek isteniyor” dedi.
İTO kayıtlarına göre, Beşir Atalay, Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ın Nehir Medya Filmcilik’i kurduklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Film işini çok iyi yapıyorlar gerçekten” yorumunu yaptı. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’a konuyla ilgili soru önergesi verdiğini ancak 3 senedir cevap alamadığını da belirterek, “Meclis içtüzüğüne göre 15 gün içinde yanıt verilmesi lazımdı. Haklılar tabi nasıl yanıt versinler. Hepsine ‘evet’ diyecekler. ‘Evet’ dedikleri zaman da bütün filmleri ortaya çıkmış olacak” dedi.
ATALAY’DAN SERT YANIT
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.