35,1733$% -0.19
36,7219€% 0.05
44,2555£% -0.08
2.979,52%0,56
2.634,87%0,71
9.949,01%0,33
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ”muhtar bile olamaz” diyen medyayla çarpışa çarpışa iktidara geldiklerini söyledi.
Siyasi güçlerini medyadan değil, sadece milletten aldıklarını belirten Erdoğan, ”Onun için ne kimseye minnet ederiz ne kimsenin vesayeti altına gireriz ne de bu tür yollara tenezzül eden muhalifleri susturmaya çalışırız. Böyle bir derdimiz yok. AK Parti’nin bu tür yöntemlerle muhalif yazarları susturduğu iddiasını kendimize asla hakaret olarak kabul etmeyiz. Çünkü yarası olan gocunur, bizim böyle bir yaramız yok” ifadesini kullandı.
Düşüncelerine güvendikleri için düşünce özgürlüğünden, inançlarına güvendikleri için inanç özgürlüğünden korkmadıklarını ifade eden Erdoğan, ”Kendimize, düşüncemize, teşkilatımıza, en önemlisi de milletimize inanıyoruz, milletimize güveniyoruz” diye konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Tutuklanan, gözaltına alınan gazeteciler üzerinden ‘hükümetin eleştiriye tahammülü yok’ diye kampanya başlatanlara da buradan açık açık sesleniyorum: Hangi gazeteci hükümeti eleştirdiği için bugün tutukludur? Bunu söylesinler. Hangi gazeteci basın faaliyetinden, gazeteci faaliyetinden dolayı tutukludur? Şu an tutuklu ve hükümlü olarak cezaevlerinde mesleği gazeteci olarak kayda geçen 27 kişi var. Bu 27 kişiden bir tanesi bile gazetecilik faaliyetinden dolayı cezaevinde değil. Benim milletim bunu lütfen iyi bilsin. Anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak, silahlı terör örgütüne üye olmak, cinsel istismar, nitelikli yağma, ateşli silah bulundurmak, resmi belgede tahrifat… Mesleği gazeteci olarak geçen 27 kişinin cezaevinde bulunma gerekçeleri işte bunlar. Yani AK Parti’ye hakaret ettiğinden veya şunu bunu yaptığından değil.”
ERGENEKON’UN AVUKATLIĞINI YAPANLARDAN DEĞİLİZ
”Son tutuklamalar tamamen yargının tasarrufuyla olmuştur. Hükümetin bu meselede hiçbir dahli olamaz” diyen Başbakan Erdoğan, ”Olursa zaten yasalara, Anayasa’ya, demokrasiye aykırı olur ki buna zaten bizimle ilgiliyse izin vermeyiz” dedi.
Aksi ispat edilene kadar herkesin masum olduğunu, yargılama bitmeden kimsenin suçlu görülemeyeceğini, suçlu ilan edilemeyeceğini söyleyen Erdoğan, ”Yargılamada asıl olan adaletin gecikmeden tecelli etmesidir. Bizim dertli olduğumuz burasıdır. Yani bu süreç uzamasın, bir an önce hemen dosyalar masaya getirilsin, ne yapılacaksa yapılsın, karar verilsin. Bu sürecin uzamasını doğru bulmuyoruz. Buna biz de iktidar olarak karşı olduğumuzu çok açık, net söylüyoruz” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, yargılama sürecinde yaşanan eleştirilerden, polemiklerden en çok kendilerinin rahatsız olduğunu dile getirerek, ”Gerilimden, kutuplaşmadan, haksız suçlamalardan en çok biz şikayet ediyoruz ama kusura bakmayın, kimse bizden yürütme olarak çıkıp taraf tutmamızı, sürece müdahale etmemizi beklemesin. Ana muhalefet partisi liderinin söylediği gibi, biz bu işlerin avukatlığını Silivri Cezaevi’nin kapısında yapanlardan değiliz. Biz Ergenekon’un avukatlığını yapanlardan değiliz, olmayacağız. Biz o samimi milletimizin avukatı olarak buradayız. Bundan sonra da aynı şekilde bu yola devam edeceğiz” dedi.
Ana muhalefet liderinin ”savcılıktan” bahsettiğini anımsatan Erdoğan, ”O size yakışır. Benim savcılıkla falan alakam yok. Öyle bir derdim de yok. Demokratik ülkelerde siyasi iktidarların nerede nasıl durması gerektiği bellidir” diye konuştu.
DAHA FAZLA HANIM MİLLETVEKİLİ ADAYI
AK Parti Hükümeti olarak göreve geldikleri andan itibaren kadına yönelik ayrımcılığı, istismarı ve şiddeti sona erdirmek için yoğun bir mücadele içinde olduklarını belirten Erdoğan, ”Kabinedeki hanım bakanlarımızla, milletvekillerimizle, AK Parti kadın kollarının gayretli çalışmalarıyla 8 yıl boyunca bu noktada çok önemi mesafeler kaydettik. Yasalarda önemli değişiklikler yaptık. Anayasa değişiklikleriyle kadınların hak mücadelesine omuz verdik. Genelgelerle, mevzuat değişikleriyle ayrımcılığın tüm izlerini silmenin gayreti içinde olduk” diye konuştu.
Şiddete maruz kalan her kadının derdinin de kendi dertleri olduğunu vurgulayan Erdoğan. ”Ayrımcılığı kesin bir şekilde reddediyorsak, kadınlara, çocuklara yönelik şiddeti de aynı şekilde reddediyor, kadınlara şiddet uygulanmasını, silah doğrultulmasını insanlık dışı eylem olarak görüyor, lanetliyoruz” dedi.
”İnşallah 12 Haziran seçimlerine AK Parti olarak bugüne oranla daha fazla hanım kardeşimizi aday göstererek gireceğiz” diyen Erdoğan, bu sürecin bir kartopu gibi büyüyeceğini söyledi.
Kadınların kendi haklarına daha fazla sahip çıkacaklarını belirten Erdoğan, ”İnşallah, bizzat kadınlar eliyle sorunlar çözüme kavuşacak. Dün de söyledim; kadınların sorunlarını parlamentonun kürsüsünde erkeklerin konuşmasını, anlatmasını anlamsız buluyorum. Damdan düşen kadın, geliyor sorunu erkek anlatıyor… Asıl sorunu konuşması, anlatması gereken kadın ama ortada yok. Niye? Kürsüye getirilmiyor ki. Seçimde biz inşallah bu sayıyı daha da artırarak, kalifikasyonu itibarıyla daha da yüksek arkadaşlarımızla oluşan bir kadroyla, 12 Haziran’dan sonra parlamentoda bu temsili çok daha güçlü hale getirmiş olacağız” şeklinde konuştu.
PASLAŞMAYA DİKKAT EDİN
Erdoğan, İngiltere’nin ”Daily Telegraph” gazetesindeke bir haberde ”İran’ın AK Parti’ye bağış yapmayı kabul ettiği” iddiasına yer verildiğini, bunun kısa sürede İsrail’in Haaretz Gazetesi’nin internet sitesinde de kullanıldığını anlattı.
”Paslaşmaya dikkat edin” diyen Erdoğan, bu haberin hemen ardından açıklamalar başladığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
”Açıklamaların ilki nereden geliyor. Her zaman olduğu gibi CHP’li bir milletvekili. İsmini vermeyeceğim, bizde mahfuz, şöhret yapmaya gerek yok. Haberin aslını araştırma gereği duymadan soru önergesi veriyor. Peşinen şahsımı suçlayarak, ‘gereğini yapacak mısınız’ diye soruyor. Bir başka CHP milletvekili basına açıklama yapıyor ‘buna inanıyorum’. YARSAV Başkanı açıklama yapıyor ‘bu haberin kapatma konusu olacağını söylüyor’ Psikolojik harekat başladı…”
BİZDE DE COUGHLİN’LER VAR
Erdoğan, ”Türkiye’de de Con Coughlin’lerin bulunduğunu” belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”Bizde de Con Coughlin’ler var kardeşim. Bir tane değil daha çok var. Bunlar ‘büyük gazeteciler’ diye de takdim edilirler, böyle anlatılırlar, böyle tanınırlar. Dünyanın birçok ülkesinde, gazeteciler, bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek belli çevreler tarafından kullanılabiliyor. Ya da gazetecilik faaliyetinin dışına çıkarak belli çevrelere hizmet verebiliyor.
İngiliz gazetesi onurlu davranmış ve çıkmış bu yalan haberden dolayı dobra dobra özür dilemiştir. Ancak iki haftadır tüm çağrılarımıza rağmen, bu haberi evire çevire kullanan, bu haber üzerinden fırsat avcılığı yapan, bu haberi AK Parti’nin kapatılmasına adres gösterenler acaba aynı onurlu davranışı gösterebilecekler mi? Özür dileme nezaketinde bulunabilecekler mi? CHP Genel Başkan Yardımcısına, milletvekillerine, YARSAV’a tıpkı o İngiliz gazetesi gibi yüzlerinin kızarıp kızarmadığını, özür dileyip dilemeyeceklerini buradan bir kez daha sormak istiyorum; hiçbir belge ve bilgi olmadan İngiltere’de yayımlanan bir haber üzerinden AK Parti’yi hedef alanların artık bir özeleştiri yapıp yapmayacaklarını doğrusu öğrenmek istiyorum. Siyasi ahlak özeleştiriyi, özür dilemeyi gerektirir. CHP ve milletvekillerinin buradan bir kez daha siyasi ahlaka davet ediyorum.”
İNGİLTERE’DE ÜLKESİNİ ŞİKAYET EDİYOR
”Yabancı bir gazetecinin veya yabancı bir gazetenin, kalkıp da yalanına inanıp bizi töhmet altında bırakan CHP’nin Genel Başkanı sonra da gidiyor İngiltere’de ülkesini şikayet ediyor” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
”(Türkiye’de basın özgürlüğü tehdit altında) diyor CHP Genel Başkanı, bununla da kalmıyor. İngiltere’den İsrail’e mesaj gönderiyor. Ne diyor biliyor musunuz? ‘CHP iktidar olsaydı Mavi Marmara’ya izin vermezdik. İsrail ile ilişkilerin bozulmasına izin vermezdik’ diyor.
28 ŞUBAT SÜRECİNDE MANŞETLERİN NERELERDE HAZIRLANDIĞINI…
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
”Biz bu ülkede bir kısım basın kuruluşlarının, demokrasiyi rafa kaldırma operasyonlarında nasıl görevler yüklendiğini çok iyi biliyoruz, çok iyi hatırlıyoruz. 1960’ın hemen öncesinde ülkede kaos oluşturmak, toplumu kışkırtmak, müdahaleye zemin hazırlamak için gazetecilerin ve yayın kuruluşlarının nasıl vazife yüklendiklerini ya da durumdan nasıl vazife çıkardıklarını biliyoruz. Aynı şekilde, 28 Şubat sürecinde manşetlerin nerelerde hazırlandığını, nasıl ısmarlama manşetler atıldığını, köşe yazarlarının ellerine nasıl ısmarlama konular verildiğini de çok iyi biliyoruz.”
HER GAZETECİ ELİNİ VİCDANINA KOYSUN
Başbakan Erdoğan, insanlık, ifade özgürlüğü ve demokrasi adına, onlar için kendi seslerini yükselttiklerini ifade ederek, ”Her gazeteci elini vicdanına koysun, 2002 yılı öncesindeki çalışma şartları ile lütfen bugünü kıyaslasın. Manşetlerde, köşelerde, satırlarda, zihinlerde mayınlar vardı. Bu mayınların nasıl temizlendiğini, yasak kelimelerin, yasak konuların nasıl tarihte kaldığını lütfen herkes iyi görsün” diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”Şu anda Hükümeti sistematik olarak eleştiren, hakaret eden bir çok gazete, köşe yazarı var. Biz hepsine yetişemiyoruz, onu da söyleyeyim. Hükümeti amansız şekilde topa tutan yayınların gazetecilik faaliyetinin ötesine geçerek, siyasi bir kampanyaya dönüştüğünü de zaman zaman görüyoruz. Televizyonlarda, internette, köşelerde, manşetlerde herkes Hükümetle ilgili yanlış ya da doğru istediği herşeyi söylüyor, yazıyor ve yayınlıyor. Bize yönelik iyi niyetli eleştirileri özellikle değerlendiriyoruz. Bundan nasibimizi alıyoruz, bunu düzeltiyoruz, buna göre de adımımızı atıyoruz. Burada kendimizi de öz eleştiriye tabi tutuyoruz. Eğer eleştiri haksız bir saldırıya, hakarete dönüşüyorsa, ya çıkıp cevap hakkımızı kullanıyoruz veya yargıya çıkıyoruz. Allah’a şükür, bizim kendisini muhalefet partisi gibi konumlandıran medya ile mücadele edebilecek, kendimizi savunabilecek gücümüz var.”
SEÇİM TAKVİMİ BELLİ OLDU
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.