34,3054$% 0.31
37,5445€% -0.07
44,9573£% 0.06
2.925,56%1,27
2.657,00%1,05
8.876,22%-0,98
86 yaşındaki Büyükerşen’in yerine, onun işaret ettiği Ayşe Ünlüce aday gösterildi.
Bu dönem, 25 sene dolunca aday olmamayı düşünüyordum. ‘Artık yeter’ diyordum. Bir de değişimcilik çıktı. Benim yaşlı olduğum da belli. 86 yaşındayım. Tadında bırakalım bu işi, artık dinleneyim. Yazacağım yazılar, okuyacağım kitaplarım var, yeni kitaplar yazacağım.
“BİZ TALİMAT KABUL ETTİK”
Bu durumdayken biliyorsunuz adaylık için son başvuru tarihi geçtiğimiz ayın 5’i akşamı saat 5’e kadardı. İl başkanımız, yeni Genel Başkanı’mıza telefon ediyor. Diyor ki ‘Bizde büyükşehir belediye başkan adayı çıkmadı. Ne yapacağız? Bu saate kadar hiçbir müracaat olmadı’. Onun üzerine kendisi talimat vermiş, demiş ki ‘Acele kendilerini görün, dilekçelerini alın saat 17.00’yi geçirmeden bana internetle geçin ve bilgisayardan girsin’. Biz de talimat kabul ettik yeni Genel Başkan’ın sözlerini. Hemen ben de bu niyette olmadığım halde bir problem çıkarmış olmamak için dilekçemi de yazdım, diğer iki arkadaşımla beraber gönderdik.
“ANKET OLUNCA ZATEN KIRILDIK”
Bakıyoruz ilan edilmeye başlandı adaylar. Biz yokuz. ‘Niye?’ dedik bu kadar uzadı. Dediler ki ‘Anket yaptırıyoruz’. ‘Ne anketi yaptırıyorsunuz?’. ‘Halk sizi istiyor mu, istemiyor mu?’ Bana imalı bir şekilde, ‘Sizin de yaşınız 86 oldu, biliyorsunuz yenilikçiler var. Yenilik isteniyor’. ‘Ne olacak, ne yapacağız? Bırakalım o zaman’. ‘Yok’ dediler, anket yaptırıyoruz.
Genel Başkan ile Ankara’da görüştük. Anketlerin sonuçlarında benden memnuniyet 80 çıkmış 100 üzerinden. Fakat demişler ki ‘Bu tamam da bir de Eskişehir’de acaba değişim isteniyor mu, istenmiyor mu?’ O da anket. Anket olunca zaten kırıldık. Üç belediye başkanı, üçümüz de kırıldık.
“ÜZÜLMEDİM AMA KIRILDIM”
25 senede eğer partililerimiz bizi tanımıyorsa anketle tanıması kırıcı bir olaydı. Kırıldık, burkulduk biraz. Üzülmedim ama kırıldım daha doğrusu. Özellikle ben. Durum basına intikal edince sayın Genel Başkan’a sordular. Sayın Genel Başkan da televizyonda şu sözleri aynen söyledi: ‘Eskişehir Yılmaz hocanın çocuğudur. Çocuğunun geleceği konusunda konuşacağız kendisiyle, öyle belirleyeceğiz.’ Görüşme yaptık, gördüm ki benim çocuğumu ben elbetteki güvenebileceğim bir vasiye teslim ederim.
Adaylıkta ısrar ettiğimi söyledim. Daha evvel ki görüşmemizde de bana sormuştu: ‘Sen eğer olmaz isen, vazgeçersen kim olabilir?’ diye. Ben de genel sekreterim var, bir hukukçu. İstedim ki ‘Eğer bunu seçerseniz benim yerime, geri alırım başvurumu. Bu ilk örnek olur ve Türkiye’de CHP’nin kadın eleman eksiği, bu konuda çektiği sıkıntılara örnek teşkil eder. Cesaret gelir Türkiye’deki bütün aydın, entelektüel Atatürkçü kadınlara’ dedim, böyle bir teklif yaptım.
“‘BİZİ İSTEMEYENLER KİMDİR?’ DİYE CESARETLE SORDUM”
Bir kavram kargaşası, daha doğrusu anlayış farkı var. ‘Bizi istemeyenler kimdir?’ diye de cesaretle sordum Genel Başkan’a. ‘Çok kalabalık değiliz, 15 kişiyiz’ dedi. Kimlerdir onlar, bilmiyorum. Yalnız içlerinden bir tanesini bilirim. Talebemdir, mezunumdur. Çok yaramaz, haylaz bir öğrencimdi. İsmini vermeyeceğim. Parti Meclisi’nde değil şimdi. Bunlardan bahsetmeye gerek yok.”
Süleyman Soylu ile Sırrı Sakık birbirine girdi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.