Başbakan Erdoğan’ın seçim konvoyuna iki gün önce düzenlenen bombalı saldırının ardından terör örgütü lideri Öcalan’ın tehditleri siyaset dünyasında çok konuşulacak. İmralı’da tutuklu bulunan terör örgütü PKK’nin elebaşısı Abdullah Öcalan seçim sonrası süreç hakkındaki görüşünü “15 Haziran’dan sonra ya müzakere ya kıyamet” sözleriyle özetledi.
Öcalan, DTK’yı “DTK bir çatı örgütü olarak mücadeleye öncülük edebilir. Kendi kararlarını vermeleri lazım. Kendi önderlerini oluşturabilirler. Kürt siyasetçiler siyasi bir alan açamadılar. Bu konuda çok ilerleme kaydedemediler. Tasfiye ediliyorlar” sözleriyle ağır eleştirdi, DTP milletvekillerine ise “küçük burjuvalık” eleştirisi getirdi.
İmralı’da bulunan teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın 4 Mayıs tarihi itibarıyla son değerlendirmeleri ANF’de yer aldı. “Benim projelerimi biraz AKP-Ahmet Davutoğlu hayata geçirmeye çalışıyor o da içini boşaltarak yapıyor. Onlar asla başarılı olamaz” iddiasında bulunan Öcalan, “İlk olarak hemen Suriye, Irak, Türkiye arasında bir su birliği projesi hayata geçirilebilir. Daha önce de söylemiştim; Su ve Tarım birliği. Bu, Avrupa’da daha önce kurulan kömür-çelik birliği projesine benziyor ancak bu kömür-çelik projesi kapitalist temeldeydi, bizimkisi ise demokratik bir temelde kurulacak” dedi.
Öcalan DTK çalışmalarını değerlendirirken “DTK bir çatı örgütü olarak mücadeleye öncülük edebilir. Kendi kararlarını vermeleri lazım. Kendi önderlerini oluşturabilirler. Kürt siyasetçiler siyasi bir alan açamadılar. Bu konuda çok ilerleme kaydedemediler. Tasfiye ediliyorlar” diyerek ağır eleştiride bulundu. Öcalan şöyle devam etti:
“KÜÇÜK BURJUVALAR”
“Kürtlere yönelik büyük bir tasfiye durumu var. Kararlarını almalılar. Doğru karar vermeleri önemlidir. Bu süreç kesinlikle hata kabul etmez. Bu baskılara karşı nasıl tavır alacaklarını belirlemelidirler. Benim burada yapabileceğim fazla bir şey yok. Önümüzde bir, bir buçuk ay kaldı. Ama Hükümetin mevcut tavrı sürerken benim ve heyetin yapabileceği fazla bir şey olmaz. Heyetle belki en fazla bir iki görüşme daha olabilir. Sonrasında da yapabileceğim bir şey kalmaz.
Ama siyasi alan da diğerleri de bir alan açamadılar, başarısız oldular. Demokratik siyaseti geliştiremiyorlar. Bu zayıf kişiliklerden dolayı yol katedilemiyor, ilerlenemiyor. Demokratik siyaset anlaşılmıyor ve yapılamıyor. Biraz demokratik siyaset anlaşılsaydı, halkın içinde, örgütlerde çalışılırdı, yanlış durumlarla karşılaşılmazdı. Vekil olarak onore edilmek istenenlerin de yapması gereken buydu. Yoksa atama usulüyle vekil olunmaz. Bu anlamda dillere destan bir küçük burjuvalık söz konusudur. Demokratik siyasetin kanallarını sonuna kadar açtığımız halde bu durum halk için değerlendirilemiyor.
Mücadele bir sürü olanak yarattığı, demokratik siyasetin kanallarını sonuna kadar açtığı halde bu kanalda yürümeyi bilmiyorlar. Demokratik siyaset nasıl yapılır bilmiyorlar. AKP gece gündüz çalışıyor, kendini bütünüyle bu işe veriyor. CHP bile artık bir şeyler yapmaya başlamış, kendine bir alan açmaya çalışıyor… Seçim sonrasında bu konularda geniş açıklamalarda bulunacağım.”
BAĞIMSIZLARA ÖNEMLİ GÖREV DÜŞÜYOR-
Batı’da Türkiye kamuoyundaki çalışmaların yapılması, geliştirilmesinin önemli olduğunu söyleyen Öcalan’ın, “Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ve diğerlerine bu konuda önemli sorumluluklar düşüyor. Bunun farkında olarak çalışmalarını genişletebilir, birliği sağlayabilirler. Bu tarihi sorumluluktur. Bu onlar için de iyi bir fırsattır, tarihi rollerini oynayabilirler” dediği belirtildi.
MUAVİYE BENZETMESİ
Güneydoğu’da din tartışması dahil Öcalan’ın diğer iddialarından bazıları şöyle:
-Diyanet İşleri bölgeye iki yüz kadın vaiz atamış. Dini kullanma politikalarını daha fazla devreye koymuşlar, daha önce vardı, derinleştiriyorlar. Daha da artırabilirler. AKP burada dini kullanarak politika yürütüyor. Bunların yaptıkları Muaviye dinidir, Ladin dinidir, sonunu da gördük. Bunların yaptıkları Muhammedi din değildir. Bunların amacı Kürtleri kendi politikalarına ikna etmektir. Dünya tv, TRT-6 bunların hepsi onların politikalarının bir parçası. Bunların dini Muaviye’nin dinidir, Ladin’in dinidir, iktidara bulaşmıştır, iktidar dinidir. Gerçek dinle, Muhammedi dinle hiçbir alakaları yoktur. Bunların yaptıkları, bunların politikaları tekçi-faşisttir. Halkın sivil cuma namazları İslam’ın ta kendisidir.
-Biz heyetle görüşmelere başlarken ‘ölümler, tutuklanmalar olmayacak’ diye anlaşmıştık. Ölüm de olmayacaktı, operasyonlar, tutuklanmalar da olmayacaktı, taş da atılmayacaktı. Ancak bunlara uyulmadı. Hükümet bu kadar gözaltı, operasyonlar yapıyor. Hükümet bunun açıklamasını yapmak zorundadır.
– 15 Haziran son tarihtir. 15 Haziran’dan sonra ya anlamlı bir müzakere dönemi başlar ya da büyük bir savaş başlar, kıyamet kopar. Her ikisi de çok büyük olur. Müzakere olursa büyük ve anlamlı bir müzakere olur, savaş olursa da büyük bir savaş olur. Her ikisi de büyüktür, anlamlıdır ve kutsaldır.”
TUNUS ÖRNEĞİ
“Tunus’ta bir kişi kendini yaktı, hükümet devrildi. Kürtlerde de bu işi ciddiyetle ele alan olursa sonuç alınabilir” diyen Öcalan, Suriye’de demokratik zeminde bir uzlaşma olabileceğini savundu